Sicilya’nın Palermo şehrindeki Kapuçin Manastırı turistler tarafından oldukça ilgi gören ve ziyaretçi akınına uğrayan dünyanın en korkunç müzesi. Eğer cesaretiniz varsa dünyanın en korkunç müzesi denilen Kapuçin Manastırı’na mutlaka gitmelisiniz. İşte 500 yıldır çürümemesi için korunmuş binlerce cesedin sergilendiği Kapuçin Manastırı… Ve o cesetlerin birbirinden tuhaf hikayesi
Namı diğer Ölüler Evi’nde 500 yıldır çürümemesi için korunmuş binlerce cesedin sergileniyor. İşte o Sicilya’nın Palermo şehrindeki Kapuçin Manastırı 1623 yılında Orta Çağ’dan kalan bir yapının üzerine yeniden inşa edilmiş ve 20. yüzyılın başlarında da restore edilmiş. Dünyanın en korkunç müzesi sayılan Kapuçin Manastırı’nda 2 bin civarında ceset sergilenmekte.cesetlerin birbirinden tuhaf hikayesi..
Ölü bir bedenin kurutulması ve korunması, Avrupa’da Sicilya’ya özgü bir şey. İtalya’nın bazı yerlerinde de örneklerine rastlanıyor ama özellikle Sicilya’da görülüyor.
1500’lü yılların başından 1920 yılına kadar hayatını kaybetmiş insanlar, özel yöntemlerle çürümeden bugüne kadar ulaştırılmış. Cesetlerin sergilenerek saklandığı Kapuçin Manastırı’nda 8 binden fazla ceset bulunuyormuş. Ama çıkan yangınlar ve başka sebeplerden dolayı günümüzde 2 bin civarı ceset sergilenmekte.
Şuanda müzede sergilenen cesetler arasında; hayatını kaybeden önemli şahsiyetler, zamanında ölümle cezalandırılan insanlar, öldüğünde doğrudan cennete gideceği ve bu nedenle şehri koruduğuna inanılan çocuklar, mumyalanarak saklanan insanlar bulunuyor. En yaşlısı 16’ıncı yüzyıldan kalma olan mumyaların arasında soylular, rahipler, bürokratlar ağırlıkta.
Öldüklerinde en güzel kıyafetleri giydirilmiş ve bu kıyafetlerle birlikte mumyalanmış. Sergilenen cesetlerin üzerine ölüm nedenlerini anlatan küçük notlar bulunuyor. Cesetlerin her biri yaşadıkları zamanın sosyal statülerine göre sınıflandırılmış ve ayrı odalarda sergileniyor.
Bu mezarlığa gömülmek isteyenlerin çoğu ölmeden önce yazdığı vasiyette hangi kıyafetle gömüleceğini yazmış. Hatta bazı insanlar kıyafetlerinin belirli bir zaman aralıklarında değiştirilmesini istemiş.
Mumyalar içinde en gencinin 1918’de doğup 1920’de ölen iki yaşındaki Lombardo isimli kız çocuğuna ait olduğu söyleniyor. Doktor Solafia’nın hazırladığı bira ağırlıklı bir sıvının içinde korunan ceset cam bir tabutun içinde sergileniyor. Hazırlanan sıvının içeriği ise henüz tam olarak bilinmiyor.
Küçük kızın akrabaları, bugün cesedin kendilerine verilmesini istiyorlar. Ama cesedin çürümemesi için hazırlanan sıvının sırrı çözüleceği endişesiyle cesedi aileye vermeyi reddediyorlar.
Fotoğraf ve video çekmek yasak olduğu Kapuçin Manastırı’nda cesetler cam korumaya veya başka bir koruma altına alınmadan açık bir biçimde sergileniyor.