Tarihin yok edilmesinden rahatsız olan duyarlı vatandaşlar gazetemiz aracılığıyla yaptıkları açıklamada “Eşsiz bir hazine olan Simon Manastırı, Antakya’ya 16 kilometre uzaklıkta, Samandağ ve Defne ilçeleri sınırlarının kesiştiği bölgede Aknehir mıntıkasında ve denizden 479 metre yükseklikte bir tepe üzerindedir. Aziz Simeon Manastırı ilginç ve az bilinen bir tarikata, ‘Stilitler Tarikatı’na da ev sahipliği yapmıştır.. Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın kurucusu ve editörü arkeolog
Nezih Başgelen ve Antakyalı arkeolog-rehber Burçak Altunay’ın paylaştıkları bilgilere göre, Stilitler Tarikatı’nın kurucularından olan Aziz Simeon’un hikâyesi şöyle: “MS 521 Antakya doğumlu Simeon, bu tepeye çıkıyor ve kendisini tamamiyle Hıristiyanlığa adıyor. Müritleriyle birlikte manastırı inşa ediyor ve Tanrı’ya daha yakın olmak üzere bir sütunun üzerinde yaşamaya başlıyor.” Bir buçuk metre eninde, 10 metre yüksekliğindeki bu sütuna tırmanmak için taş bir merdiven kullanılırmış ki merdivenin kalıntıları günümüze kadar gelmiş. Erken Hıristiyanlık döneminde çeşitli mucizeler gerçekleştirdiği söylenen Genç Simeon nedeniyle üç kiliseyi barındıran manastır kompleksi bölgenin önemli bir hac merkezi olmuş. Aziz Simeon’un yemeğini yediği, uyuduğu, kısaca tüm ömrünü geçirdiği sütunun kalıntılarını günümüzde görmek mümkün. Bu güzelliklerin tahrip olmasını istemiyoruz”
ARKEOLOG NEZİH BAŞGELEN
Aziz Simeon Manastırı’nın kalıntıları arasında örme şeklinde harika sütun başlıkları, üzerinde haç işaretleri olan duvar taşları, üzerleri toprakla örtülmüş mozaikler, su sarnıçları var. Yüzyıllara meydan okumuş bu çok değerli kalıntıların yüz metre ötesinde ise korkunç bir manzara karşınızda: Rüzgarcanavarları. Manastır kalıntılarında çektiğiniz her fotoğraf karesine giriyorlar. Sözü bu görüntü ilgili bir makale yazmış olan Nezih Başgelen’e bırakıyorum: “Bölgede çok daha uygun alanlar dururken, Doğu Akdeniz’in tarihi ve turizmi için çok önemli bir manastır kompleksinin tepesine rüzgâr türbinleri dikme hoyratlığını anlamak mümkün değil.” ST. Stilit manastırı Terk-i dünya tarikatının merkezi olarak biliniyor. St. Simon Manastır kalıntıları, 100×150 m2.lik bir alan üzerindedir. Burada inzivaya çekilen St. Simon’un, 20 m. yüksekliğindeki taş sütun üzerinde 45 gün yaşamış olması, Guinnes Rekorlar kitabında bir rekor olarak kaydedilmiştir.
RÜZGAR CANAVARLARININ KUŞATMASI
Dünyanın en bilinen tarihi mekânlardan biri olan ST. SİMON Manastırı Rüzgâr Enerji Santrallerinin Kuşatması altındadır. Bu gün sayıları 65 olan ve tarihi, tarımı, turizmi, doğal yaşamı ve halkın yaşamını olumsuz etkileyen Rüzgâr Canavarlarının kapasite artırımına gideceği haberi yöre halkını kaygılandırıyor. Bölgede yaşaya vatandaşlar, Sivil Toplum Kuruluşları, meslek odaları, sendika ve Parti Temsilcileri sorun ile ilgili düşüncelerinin ilgililerce dikkate alınmasını istiyor. Vatan gözünü kar ve rant hırsı bürümüş enerji sermayesinin değil, vatandaşın yerleşim, geçim ve yaşam alanıdır. Doğa, tarihi SİT, çocuklarımızın geleceği, devlet, muhtar, belediye, milletvekili, vatan, ülke, devlet vb her şey açgözlü enerji sermayesine tabi olamaz, olmamalıdır. Enerji dâhil her şey insan, doğa ve vatan içindir, insan, doğa ve vatan enerji için olamaz.
1 . DERECE ARKEOLOJİK SİT
Rüzgar canavarlarının 1. Derece Arkeolojik SİT alanı olan St. Simon Manastırına, kesin korunacak hassas doğal alana, doğal Sera iklimimize, doğal yaşama, bitki örtüsüne, tarıma, turizme, insan yerleşimine ve yaşamına geri dönüşü imkânsız büyük zararları olmuştur. Bu bölge RES türbin kapasitesini doldurmuştur. Artık zorlamayın. Kapasite artışı ile eklenecek türbinlerle bölgede bitki, hayvan katliamı katlanacak, tarım ve turizm imkânsız hale gelecek, insan yerleşemez, barınamaz ve doğal yaşam imkânsız hale gelecektir. RES şirketlerinin kapasite artırımı adı altında Türbin dikmelerine veya yani RES yatırımlarını bölgemiz iklimi ve doğası kaldıramaz noktaya gelmiştir. Kapasite artışı iptal edilmelidir.
BÖLGEDE YAŞAYAN İNSANLAR RAHATSIZ
1-“Ziyaret Rüzgâr Enerji Santrali (RES) Kapasite Artışı” hakkında, (ÇED ) “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararına itiraz ediyoruz ve Ziyaret RES A.Ş’nin kapasite artırma çalışmalarının DURDURULMASINI talep ediyoruz. ÇED raporunun iptal edilmesi için Hatay idare mahkemesine Yürütmeyi Durdurma davası için başvurduk.
2-Bölgemizde mevcut olan çok sayıda RES türbinlerinin eksiltilmesini talep ederken artırıma gidilmek istenmesi arkeoloji, inanç ve doğal alanların tahribatına tuz biber ekecektir. 1.Derece SİT alanı olan ST. Simon Manastırında yapılmış olan kazı, çatı, beton, türbin, vb tahribatların durdurulmasını, kaldırılmasını, onarılmasını talep ediyoruz. Kutsal mekân olan El- Arabî Ziyaretini ziyaret eden inançlıları rahatsız edecek kadar yakınına yapılan Türbinler kaldırılmalıdır. 25 Ocak 2017 günü Resmi Gazetede yayınlanan Karar Tarihi ve Sayısı: 05.01.2017-98 olan ilke kararına göre “Kesin Korunacak Hassas Alanlarda, RES projelerine izin verilmez” ve “Kesin korunacak hassas alanlarda daha önceden yapılmış tesislerde yeni türbin eklenerek veya alan değiştirilerek kapasite artışına gidilemez” denilmektedir.
EY SİYASİLAR BİRAZ DA SEÇİLDİĞİNİZ YERE BAKIN OLUR MU?
3-Samandağ ve Defne ilçelerimizin belediyelerini ve kaymakamlıklarını, Hatay Valiliğini ve Hatay Büyük Şehir Belediyesini, Milletvekillerimizi, Siyasi partileri, Sivil Toplum Kuruluşlarını, Odalarımızı, Sendikalarımızı, Derneklerimizi, Aydınlarımızı ve tüm halkımızı duyarlılığa davet ediyoruz. Hangi işletme olursa olsun projenin gerçekleştirileceği bölgede yaşayan kişiler sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir ve bu hak vatandaşlara Anayasa ile tanınan bir haktır. Bölgede doğaya yapılacak bir müdahaleden öncelikle o bölge insanlarının etkileneceği ve bu anlamda tartışmasız söz hakkı vardır. İklim, yaşam, geçim, tarım, turizm ve tabiatın tahribatı söz konusu olduğundan Samandağ ve Defne ilçelerimizde yaşayan her vatandaşın söz ve yasal müdahale hakkı vardır. Anayasa’nın 56. maddesinde, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiştir.
(http://www.samandaggazetesi.org)